24 Şubat 2010 Çarşamba

Taşlamalar 2


UZUN İHSAN'IN GUGUKLU SAATİ

1 Haziran 2009 tarihli 41. sayılı Zaman Kitap Eki'nde İhsan Oktay Anar'la röportaj yapılmış, ayrıca Elif Şafak'tan, Gürsel Korat'tan ve Handan İnci'den birer soru alınarak Anar'a sorulmuş.
Handan İnci, Gürsel Korat'ın Bilgi Üniversitesinde 25 Nisan 2009'da yapılan İhsan Oktay Anar sempozyumundaki konuşmasını hatırlayarak, şöyle bir soru yöneltmiş:
"Bilgi Üniversitesi'nde yapılan sempozyumda Anar'ın romanlarında kadınlara yer verilmediği söylendi ve onun için 'kadınsız romancı' ifadesi kullanıldı. Gerçekten de Anar'ın romanlarında başlı başına hikayesi olan kadınlara rastlamayız. Beş romanda da tekrarlanan bu durumun bir nedeni var mı?"
Şöyle de bir yanıt almış:
"Pek çok romanda pek çok şey yoktur. Romanlarımda kadın yok. Ama 'zebra' da, 'bengal kaplanı' da, 'guguklu saat' de yok."
Arkadaş lafı kondurmuş. Fakat yazarları değil, tribündeki seyircileri heyecanlandıracak bir cevap bulmuş.
Vakit varken Anar, edebiyatta kadından söz etmemenin, kadınsızlığın, guguklu saatsizlik gibi bir şey olduğu cevabını bir kere daha düşünmeli. Yazar, insan dışında edebi yapıtında bulunmayan şeylerden ötürü sorgulanmaz. Biri çıkıp "bu yazarın kitabında hiç guguklu saat yok" demiş gibi davranmak hiç de edepli bir davranış değil.
Evet böyle bir cevaptan sonra, "İhsan Oktay Anar'da kadın yok" önermesinin ötesine geçmek lazım: İhsan Oktay Anar kadınları yazamıyor. Artık bundan eminim.